29 Eylül 2009 Salı

Düş / Düşersin

DÜŞ! Bahçelerimiz ve biz. Farkındalığın ne kadar yüksekse o kadar çiçek açar çimenlerin-düşlerin. Körpe fidanlar, yıllanmış ağaçların gölgesinden uzakta büyürken, genişleyen gölgelerin sakladığı gizem dolu hallerle gün ışığına çıkarılacakları günü beklerler. Dururlar. Bir söz, belki bir eylemle harekete geçen zihin, karanlıklarla saklı-bezeli her bahçede bulunması kuvvetle muhtemel çukurları, kuytuları görür olur. Bir patika ansızın yok olur. Gören göz değildir. Sen değil. Bozulan ezberlerin ancak şimdi izin verdiğince görmek yorar seni. Eskirler. Daha önceleri nasıl da bu gerçeği görmediğine boşuna hayıflanırsın. Bilmediğini algılayabilmek bu koşullarda mümkün değilken, yeni tanımlar üretmenin arzusuyla saçmalarsın. Ahh, rutin! Alışkanlıkla elde ettiğin becerin. Tek gözünün yarım yamalak gördüğünü kabul et artık. Odaklanamadığın, hedefini ıskalayan elin utancıyla nasıl örtebilirsin ki kızaran yüzünü? Ne kadar kavruk da olsa ve soluk, hatta çirkin –bir çiçek ne kadar çirkin olabilirse- bu çiçekler senin, bahçende varlığını yeni keşfettiğin bu kör kuyu taklitçisi, görmeyen gözünün yerini tutacak yeni-gören çukur senin. DÜŞERSİN !..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder