27 Ekim 2009 Salı

Başlıksız

Herkes gibi ben de mutlu olmayı denedim. Hem de çok... Ve de çok kez. Hastanede bile yatmak istedim. ' Senden daha acil olanlar var, sıranı bekle ' dediler. Ayakta tedavi etmek istediler. Yine huzur bulamadım. 'Mutluluk çubuğu takın bana öyle yollayın ' dedim. Güldüler.

Mutluluğumu çubuğa taktım, şeker diye sattım. Yiyen zehirlendi.

8 Ekim 2009 Perşembe

Başlıksız

Kapı ardına kadar açıktı. Yosun tutmuş nemli duvarları ve merdivenleri kovalayarak çıktık. Viyolonselin sesi daha da yükseldi. Posta kutusu bile olmayan bu fenerin içinde ışık olduk, aydınlandık. Dalgalar susana kadar-dalgalar susana kadar-dalgalar susana kadar. Fenerin ışığı sabah söner de, dalgalar susar mı hiç?

6 Ekim 2009 Salı

Başlıksız

Kelimeler sivri uçlarıyla kafamı kazıyorlar. Zaman keserek ilerliyor, gene de acı duymuyorum. Aklıma 'Yağmurdan Önce' deki sessizlik yemini etmiş çocukların affedilmiş gözleri geliyor. Günahı ben işlemedim. ama sadece nefes almaya devam edebilmem için günah çıkarmama izin versinler. Bedelini ödemezsem - ben- sevilmeyi nasıl becereceğim böyle?

Hasar tespitini beklemeliyim. Arkamdaki karaltının peşimi bırakmasını beklemeliyim. Her sabah aniden uyanıp işe yaramaz bir çuval gibi, içimdeki çöplerle, boşluğu beklemeliyim. Hayale veda edip, hayata alışmayı beklemeliyim. Kelimelerin yeniden güvenimi kazanmalarını beklemeliyim. Cezamı beklemeliyim. Beni hiçkimse korumayacak. Beklemek mecburiyetindeyim sadece. Sessizce.

Her kimsen, sana sabrın ve sadakatin için teşekkür ederim.

Gökhan Cengizhan' ın sözüyle; Omuzunda eskisin elim...

4 Ekim 2009 Pazar

Başlıksız

Kapıyı açtı
kapı açıldı.

Karşısında karşısı vardı

Kapıyı kapattı
kapı kapanmadı.

Kaldı...