27 Nisan 2012 Cuma

s s s s s

f: zuboff
Arzu; gerçeklikte bir yara ve nasıl arzu edeceğimizi fena halde öğrendik (ya) filmlerden...
Şimdi ne olacak dersin?
Şimdi sus lütfen (sessiz filmlerdeki gibi).
(...)



26 Nisan 2012 Perşembe

a r a z ö z

fotograf: umayumay
ya... harflere tapıyoruz çünkü biz hangi sözüz ki; bedinimiz alev alev, noktası sudur bu gidişin. Ya bedenim sönecek, ya kelimelerim buhar olacak. Ne güzeldir ki; kişinin, bilişin ve neticenin izidir yaşamak, yaşamın izi yaş, ama ak kağıtlar üzredir eriyen bedenimle yazmak. Daha ne olsun, ne olsun bu yangın yerinde ya-şa-mak..
(...)

24 Nisan 2012 Salı

t a n ı k

fotograf: humanitas


Suçun tesciline, hasarın kalıcığına bağlı, ah şu pişmanlıklarımız...
Bunu da bir dersimizde işlemiştik sanki ?.
(...)

23 Nisan 2012 Pazartesi

m a h k u m

fotograf: umayumay

Aslında, ikimiz de suçluyuz. Ondandır; yarı-açık gökyüzünün altında, çeker dururuz cezamızı.

Ne candarma var, ne demir parmaklık. Kaçmayı düşünsek de kaçamayız.
(...)

22 Nisan 2012 Pazar

d e p o z i t o

Gün geliyor; yaşamadığımız, yaşamayı hayal ettiğimiz her şeye karşın hep aynı yerde kaldığımızı görüyoruz. Zamanı durduramamın ve kimi hayalleri tüm kandırmacalara karşın gerçekleştirememiş olmanın kırgınlığı-mı bu?.
(...)

21 Nisan 2012 Cumartesi

b i l m e m

Aklımdan; kurtulmak isteyen gölgeler, ayırt etmekte zorlandığım nüanslar, üzgün yüzler geçiyor. Hayır bilmiyor-lar sadece varsayıyor-lar. Acıyı alıyor gibi yapıyor, sonra gizlice daha fazlasını baş ucuma bırakıyor-lar. İşte o anda hayatın sokaklardaki uğultusu susuyor... Hoş bir bağışıklık.
(...)

a b c

fotograf: umayumay


Hiçbir şeyi yenmeye ihtiyacımız yok belki. Nerden çıktı bu mücadele, ilk kim başlattı. Bedenim, beni bana gösteriyor tekrar tekrar. Ben; bedenimden öte aslında, ama bedenimin içinde. Görmek istemeyince irileşiyor, ağrıyor, kist oluyor her soru. Yazı mı?.. yazı, sadece bazı şeyleri birleştiriyor.
(...)

20 Nisan 2012 Cuma

19 Nisan 2012 Perşembe

d u b l a j

Filmdeki kadın; "onu değil, onun hayatımda olmasını sevmiştim aslında" dedi.Ve gitti.
(...)

18 Nisan 2012 Çarşamba

r e t r o m a n i

Eskiden hepsi başkaydı. Sadece kendimizden ibarettik, sadece bulunduğumuz yerdeydik. Paralel evrenlerin olmadığı; yekzamanlı, yekkimlikli, yekmeşgaleli, yekaşklı bir zamandan bahsediyorum... Şimdi kaypak bir çağdayız, bu yüzden elediğim una, astığım eleğe bakıp ekmek yapma makinesinin düğmesine basıyorum.
(...)

17 Nisan 2012 Salı

m ü s t e h c e n



İkimiz birlikteyken; çokuz, çok taze, hem çekirdekli, hem suluyuz. Her an patlayabilir etrafı çocuk pembesine bulayabilir(iz)dik. Hayatın dibinden toplayabildiklerimizi, rengarenk misketler gibi aceleyle birbirimizin önüne serer; arada, birbirimizi oyunbozanlıkla suçlayıp mızıkçılık yapabilir(iz)dik. Ama/oysa/olsun; gülen daima ayvadır, ağlayansa nar?.
(...)

ü s t ü v a n e

Gönüllü gittim içmeye, belki de bir yudum tatmaya…Ya kadehler dolusu içecektim, ya da sağlam tek bir yudum. İçtim. Bilemedim. Kadehler dolusu muydu, tek bir yudum mu yoksa. Dönüyordum. Tek bildiğim, içtiğimdi. Tadı damağımı sarmış, dilimi okşuyordu. Oradan bir yol bulup hipofiz bezime ulaştı sanki tat. Ve patladı. Bir uçuşun inişi gibi... Bunu önceden bilemezdim ki? Döndüm.
(...)

16 Nisan 2012 Pazartesi

f o t o s e n t e z

fotograf: umayumay


Köpeğimin bana ihtiyacı yok, başına buyruk. Kendimin bana ihtiyacı yok, başında kuyruk. Bir -Moda- 81300- şarkısı dinletiyorum telefonda; 'sen gelince bahar gelir gülpembe'... sesleri beklemeye aldım-da, insan bir acıyı iki defa çeker mi?.
(...)

s e f e r b e r l i k

Kuzey'den Güney'e haçlı seferi ruhum. Saklansan iyi olur !.
(...)

15 Nisan 2012 Pazar

e r i k s o n

fotograf: umayumay

Köpekbalıksız denizlerde, korkusuz piyadeyim !..
(...)

m a



Ruhun küllerinin saatleri, uzamsal özlem günleri, dış manzaranın iç yüzyılları. Hiçbir zaman kendimize, kütüphanelerde sesli kokuların orkestralarında yinenenleri sormadık. Erguvanları, yeşil şehvetleri, çağrıldıkları yola gölge ve dinginlik getiren ağaçları da.. Bir zamanlar mutlu olanlardan geriye kalan gölgeler...Yanıbaşınızda esneyen kırlığın en içten gülümseyişi olan açıklıklar. Ah çok renkli saatler..
An-çiçekleri, dakika-ağaçları, ah uzayda sabitleşmiş zaman. K a l !.
(...)

14 Nisan 2012 Cumartesi

i p

fotograf: umayumay

Asmalı'da asmaların altında askılara takıldı gözüm.
- Asmalı; ama, kimi..?
(...)

13 Nisan 2012 Cuma

f m

fotograf: umayumay

Kısa, orta, uzun; tüm dalga boylarında karıştırdım frekanslarını dersaadet'te akşam.

Ne Mesut Bahtiyar, ne anason kokulu balık...bulamadık se(si)ni.
Radyoyu kapadım, kendimi açtım.
(...)

12 Nisan 2012 Perşembe

s i n

Şarkılar bitti. Acıdan doğduk yeniden; sarmaş dolaş ayrılıklarımız, kan revan içindeki dostluklarımız, yüzümüzdeki uykulu başarısız intihar girişimcileri bakışı.
Gençliğimiz ve insanlığımız gözyaşları içinde geri dönüşümsüz atık su tesislerine aktı gitti... Artık tüm vergilerden muaftık.
(...)

11 Nisan 2012 Çarşamba

m a h a r e t

fotograf: umayumay

inanmazdım, çünkü; inandığımı bilmez im
inanırım, çünkü; inandığımı bilir im
fark
bu
mudur yüreğime değen?..
(...)

10 Nisan 2012 Salı

k a f



Olmamız gereken bir şey varsa; o öyle uzak, olmaktan korktuklarımız ise, o kadar her yerde ki.
(...)

9 Nisan 2012 Pazartesi

a l t / ü s t

fotograf: umayumay

Merak edeceğime pişman olurum.. pişman olacak mıyım merak ediyorum?
(...)

ş e h i r l e r a r a s ı

Tam da; "seslerimiz, çoktan susanların sesi" diyecektim...hem saatli, hem maarif'li takvime göre; 'kuşların ötme mevsimi' imiş. Aklıma düştün. Kaldıramadım!
(...)

7 Nisan 2012 Cumartesi

s u

fotograf: umayumay

Nereden bulabilirim ben; o konuşabileceğim kelimeleri unutmuş, baş döndüren dipdiri bir yıllanmışlığın küçücük bir mantar poleninde yaşayan dev kraliçesini. Biliyorum gölgede senin uyuduğunu albümlerden, bir deniz mağarası kadar kuytu ve serin. Hazların âleminde yumulmuş kirpiklerin ve yüzünde bir tebessüm aydınlatır koridorlarımı.
(...)

f r a g m a n

fotograf: umayumay

Biri; rüyasında melekgirmez çarşısı'ndan geçerse ve ruhunun orada gerçekten bulunduğunun ispatı olarak ona bir çiçek sunulmuşsa ve uyandığında bu çiçeği avucunda bulursa..
– ee, sonra?
- (...)

6 Nisan 2012 Cuma

g a l a

İkimiz de ümitsizce gülümsedik. Bunun bir ayrılık olduğunu biliyordum, sessiz bir elveda; ve omuzunun üzerinden holdeki kırılmış dev aynaya ilişti gözüm. Aynada çatık kaşlı, kötü ifadeli onlarca bakışın kırık bir portresi. Bir otoportre daha doğrusu. Ben yapmıştım. Onu tanımadığım günlerdeki yalnız ve öfkeli bir ressam olarak ben. İşte sadece bunun için ona sunduğum koleksiyonumdan bu resmi seçmiş...ti. İstediğini alabileceğini söyleyip hemen bütün yapıtlarımı sergilemiştim ilk geldiğinde. Saatlerce, sabırla izlemişti; bildiği, emin olduğu bir şeyi bekliyor gibiydi. Çatık kaşlı otoportremi görünce, işte bu, demişti. Bunu istiyorum. Neden, diye sormuştum. Çünkü; demişti, sadece bu resimde kötülük var... Ümitsizce gülümsemiştim.
(...)

5 Nisan 2012 Perşembe

k ö r e b e

fotograf: umayumay

Bana bunu neden yaptın? neden kendi kendime yetmemi sağladın? önce senin onayından geçmeliydim.. heyecanla beklemeliydim.. gözümden yaş gelene kadar baktım sana bugün.. gözümde seni gördüm.. ağlıyordun.. (dedi).
(...)

4 Nisan 2012 Çarşamba

k a l e m t ı r a ş

Hadi artık; hikâyeleri birbirine sun, sessizce konuşan kelimelerin dili çoşsun… dilin açlığını bastırsın, sus-uzluğunu suskunluğuna çevirsin duyguların. Ya da kes dibinden, hepsi senin olsun.
(...)

3 Nisan 2012 Salı

r e f l e

fotograf: genre

Aramızdaki ayna bizi birbirimize körleştirir. Onu çek aramızdan, aynayı soyun beni giyin. Benimle yüzleş - yüzümü al - açlığımı al - kalbimi al - aklımı al. Hiçbir şeyi olmayan birinin soracağı tek bir soru var yine de, hiçbir şeye değil de tek bir cevaba sahip olmanın zenginliğini istiyorum; benden ne istersen eğer, onu gerçekten benden istemiş olursun? Benden ne istersen eğer, senden hiçbir şey istemem (iki soru, ama tek cevabı var).
(...)

2 Nisan 2012 Pazartesi

m e n ü

fotograf: umayumay

Yavaş yavaş azın tadına varmayı anlıyorum, yanmadan erimeyi, orta derecede, uzun sürede pişmeyi deniyorum. Zamanla yarışım da yok, kazanmakla ilişkim de. Isınıyorum; ısındıkça başka bir şeye dönüştüğünü görüyorum tek başına anlamsız içeriğimin, kalbin mucizevi simyası. Fırından çıkıyorum sonra, gözeneklerimi itaatle açıyorum. Sıcak, ıslak, arttıran bir his bu. Kimsenin ilk 10'u arasına girmeyecek iddiasız bir tarif: hoşlanmak. Hüneri sükûn. İçime akanı emdikçe yumuşayıp, lezzetleniyorum. Koyu bir vişne yerleşiyor dudaklarıma, sessizce soluyorum rayihamı.

Merhaba b a h a r .
(...)

1 Nisan 2012 Pazar