30 Mayıs 2012 Çarşamba

o y u n b o z a n

fotograf: umayumay
Yakartop oynayalım yine.. bu kez de; sen yanan ol !.. ben mızıkçı.
(...)

t i p i


" Islanmaktan nasıl kurtulacağını söyleyeyim" dedi garson kız gülerek;
" damlaların arasından yürü ".
(...)

28 Mayıs 2012 Pazartesi

s o n b a s k ı

fotograf: artus

Nerede kalmıştık (dedi):
Zamanın beyazı sarardı. Şefkatle, hasretle ellerim, kollarım dahi bedenim olsaydın sarardım. Kapıyı kim açtı. Sokulan bu çomak değil, çekilen bu taş temelimden değil, bir rengin anası. Saf ve engin ve derin ve şu bildiğimizi sandığımız su. Sel. Sus. Ko-nuş-ma-k çok acı. İlâcı bir kapıdan geçmekse bir kapıdan geçerim. Dar bir, alçak bir, imkânsız bir değil, binlercesinden: Senden değil. Burası seninle güzel, bu beyazın çığlığı, akşamın çağrısı, bu sarı sen, bu yeşil, bu mavi sen, bu ten, bu ben, mor süsen! Kapıyı açan da kapatan da, bunu bilen de biziz.
Zaman beyaz (dedim).
(...)

23 Mayıs 2012 Çarşamba

ş e m s i y e


Çatıştık , kapıştık , birbirimize yapışacağımıza kopuştuk..

Biliyorum sonrası yağmur akşamı. Sonra birçok yağmur akşamı. Şimdiden sonrası yağmur akşamı. Senin için, benim için.
(...)

21 Mayıs 2012 Pazartesi

i m l e ç


Aşkı ne zaman unuttular? Aşkı ne zaman unuttunuz, ne zaman unutuldu aşk?

Bu hangi kaynağın parıltısı böyle dağlayan gözlerinizi. Yüreğinizin, yüreğiniz ki; evi ruhunuzun, yaşam ateşiniz, saflığınız, sevginiz, bunca mı zor hatırlamak? Parlayan, ışık saçan kaynak sizsiniz, aşk sizsiniz, sevgi siz, saflık, sevinç, tatmin siz!
(...)

20 Mayıs 2012 Pazar

d e v i n a s y o n


Tut birisini tut! (dedi) otomobilin ön camından süzülen yağmur damlalarını işaret ederek. Bakalım hangimizinki (hangimiz) daha önce düşecek... Her ikisi de birer yağmur damlasını işaretlediler parmaklarıyla. Hızlanıp düşen damla; oyunu başalatanın olunca, tek hareketle sileceği çalıştırdı adam. Temizlenen ön camda; boş şehir, bu tuhaf tazeliğin tebessümüyle aydınlanıyordu. Tut-ma !
(...)

e h !


Bazen bir köşede, siyah beyaz bir fotoğraf bulursun.
Bir saniye bakarsın, otuz yıl geçer. Zaten otuz yıl, bir saniyede geçmiştir.
(...)

19 Mayıs 2012 Cumartesi

1 0 d a k i k a a r a


Filmi başa sarıp baktığımda yerinde yeller esiyordu. “yaşasın!” dedim, “burada kaldım -İki şehir arasında, ne orda ne burada..ortada kaldım.” En alışık olduğum yerdi ortada kalmak, o veya bu şekilde hep ortada kaldım. Her şeyden uzaklaştırıldım, kendimden bile. İtiraf edilememiş onca şeyin birçoğu bana dairse, halâ arayışım kendimedir bunu biliyorum.

(...)

16 Mayıs 2012 Çarşamba

i p u c u


Gerçek netleştikçe katılaşıyor, hayalin hafifliği taş atmadan da can acıtıyor. Kaybolmak kolay; esas, bulunmak zor. Kendini buldun mu gerçekleşir hayal..
(...)



15 Mayıs 2012 Salı

m a z o i z m

Ya küçülerek geçiyor hayatımız, ya eriyerek. Her şeyin çok fazla tekrarı var, acılaştıktan sonra bunu iletmek için çok fazla olanak. Kapanmamış hikayelerin üzerine başkaları, onun ucuna ilişen başkası, çiviyi söken çivilerin çarptığı, çivilerin büyüyen çıngırdatılarından uzun bir hayat. Hayallerin hiç birisi farkındalıktan gelmiyor. Aslında yaşadıklarımızın hepsi farkında olmadan zannettiklerimiz. Biçimsiz, tarifsiz ama zarif.

Neyse ki; ben uzaktan bakmaya alışığım, bir de kaybetmeye dair tatlı bir zaafım var.
(...)

14 Mayıs 2012 Pazartesi

ş i m d i

fotograf: dorian

Melekgirmez çarşısında, vitrin camındaki buğu dedi ki;
- onun canındaydım, şimdi onun camında.
(...)

13 Mayıs 2012 Pazar

o l

fotograf: umayumay

Hadi artık; hikâyeleri birbirine sun, sessizce konuşan kelimelerin dili çoşsun… dilin açlığını bastırsın, sus-uzluğunu sus-kunluğuna çevirsin duyguların. Ya da kes dibinden, hepsi senin olsun.
(...)

m a k a s

fotograf: umayumay

Hadi artık; hikâyeleri birbirine sun, sessizce konuşan kelimelerin dili çoşsun… dilin açlığını bastırsın, sus-uzluğunu sus-kunluğuna çevirsin duyguların. Ya da kes dibinden, hepsi senin olsun.
(...)

12 Mayıs 2012 Cumartesi

k i



fotograf: dorian
Gelirsen; gidersen varlığınla acıtacağını bildiğin kalbi, gitmeyerek, gelmeyerek acıtmanın kalıcı acısı. Ne yaparsan yap, varlığınla acıtıyorsan onu ve dönüp bakmaya başlıyorsun. Burada olmanın anlamı; burada değilken ben buradayım, gidemiyorum da... Şimdi; ışığı kapattım, sessiz-lik-lerle doldurdum delik ceplerimi.(...)

11 Mayıs 2012 Cuma

h a r e m

fotograf: aleksandra

Özlemek; hatta acı çekmeyi özlemek...yaşamayı hissetmek-mi, mazoşistçe varoluştan tad almak acıyla da olsa. Umulan; çoğu zaman acıyla, özlemle yandaş olan sarhoş edici kanatlanma duygusu mu? Oysa ve esas, ayakların yerden kesilmesi mi yere çakılma pahasına? Bunu yaratabildiğimizi, yapabildiğimizi keşfetmenin bağımlılığı mı döne döne denenen? Huzursuzluğu aramak ama hemen ve öte yandan huzur için yalvarmak mı boşluğa ?.
(...)

10 Mayıs 2012 Perşembe

d u r u

fotograf: havga

Melekgirmez çarşısında, vitrin camındaki buğu dedi ki;
ıslandığımızda bizi görmeyen kim, sustuğumuzda duymayan kim?. Silme beni, kendim kururum.
(...)



9 Mayıs 2012 Çarşamba

f a t - u r a

fotograf: no_name

Çok geçti; hesap istedik kalkmadan ama, kırılan kalplerin haddi hesabı yoktu. Yarını, hazırcevap dün gibi evirip çeviriyorduk şimdimize. Burası; orası oluyordu, belki her yer..ömrümüzden cayıyordu, fayda etmiyordu başımızı baharlara vurup bitimlerden başlamak ve bir yanımızı erteleyip ötesini hep sonraya bırakmak. Başla-mamak-bırakma-mak.
(...)

8 Mayıs 2012 Salı

k a l a m a r

fotograf: dorian

Ört; özlememek için, ağlamamak için, nefret etmemek için, arzulamamak için.
Ört; suskun olan eksikliğimi-z-in kaskatı ve ruhsuz profilini, ilmik ilmik örülmüş siyah şalla. Ört.
(..)





ş a l


Denize karşı oturduk. Ben, o ve halimizden anlayan rüzgâr.
Sonra; rüzgâr kalktı gitti, denizin de çok umurunaydı.
(...)

7 Mayıs 2012 Pazartesi

3. v e s o n i n c i


fotograf: shuush

Belki de burdasın. Belki burda; burnumun, kirpiklerimin ucundasın, imkansız bir hayal değil beni sarmalayan varlığın. Burdasın belki de hiç gitmedin.
Kesinlikle burda değil 'b u -r- a d a'.
Kal.
(...)

6 Mayıs 2012 Pazar

2. i n c i


fotograf: alexworld
Belki de burdasın. Burdasın şimdi, telefonumun içinde hazırsın. Heyecanla bekliyorsun çalmasını. Burdasın belki de; açınca kulağıma ve belki dudaklarıma değmek üzere.
Kal !
(...)



5 Mayıs 2012 Cumartesi

1 . i n c i

fotograf: vibet

Belki de burdasın. Burdasın şimdi, hiçbir cisimle tanımlamaz ve sınırlanamazsın. Burdasın belki de; hava gibi dokunulamaz, somutlanamazsın.
Kal !
(...)



3 Mayıs 2012 Perşembe

t ı p !

fotograf: anton
Dediler-di-ki; hayal gerçeğe dönüşmez, gerçekleşirse bu cehennemdir!. Sadece kırmızı ve mavi hapı gösterdiler bana. Oysa üçüncü hap olsaydı, hayalin içindeki gerçeği gösterecekti ve senin elinden yutacaktım onu hiç düşünmeden ben. Şimdi sus lütfen (dedi).
Ben de sustum. Sustuk.
(...)

p a r a n o y a

Şıklar çok; ama benim boş bıraktığım seçeneksiz sayfayı belki sen doldurmuşsundur bilmiyorum. Karanlıkta el yordamıyla arıyorum, sana uzanmak aklımın ucundan geçmiyor, sen de tutmuyorsun parmak uçlarımı. Rüyana girmek zor değil. Olsun.. akıl noksanıyım.
(...)

1 Mayıs 2012 Salı

k o n u m

fotograf: kusheva
Akşamlar tenha yolcu !. O'nu kimde bulursan ona... içime an an bir sancı salana.
Yudum yuduma.
(...)