29 Eylül 2010 Çarşamba

f o l

70x70 tuval üzerine akrilik 2010 s.t.

...yerçekimsiz ortamlarda yutkunmak zor bir çiçek açması mayısa durması dalların kaçması uzandığım yerlere sonra şu duruş ürkek sanılan çakılı denizin tuzuyla yokluğun suyuyla çamura bakan kumsalda yer değiştiren gölgene rakip bir sıçrayışla uzan yanıma fenerden kalmış bir gölgeyi çekip de üstümüze görünen rüyaların maddesi yıkılış sesi açıklardaki şu batmış teknenin içimin istediği yanımın kanadığı üstümün örtüsü gözümün gecesi dalgaların sesinden rüzgarın nefesinden ahşabın neşesinden eksile eksile geldim ben bu adaya zaman fenere mahkûm bir kulenin geceden vezgeçtiğim ne kadar yıkılabilirse ne zaman sürebilirse tam da bu göç-üş her atışında bir taşın kalbi cümrü kadar çukur demek çukursa nihayetinde bir kuyuya işaret öyle bir göçüş ki bu arzudan ve aşktan ibaret öyle bir arzu ki bu aşktan ve göçüşten aşksa içine göçmüş bu kule-fenerin ütopya’sı kör eylem bakışsız rehber değişimin aynasında kendini görmek çamurlu suyla dolu bu kendini çöken çukurda yavaş yavaş kuyu değil bir hayvanın susamasından uzak henüz kazanamacasına bilinçsiz arzu başıboş aşk kazanansa sır öfkesi dinen suyun aynasında geçmişine gülümseyen duru ten kökleri kendisine çeken dallarında bu sefer kahkahası erguvanların ne de güzel bir masumiyetin var ey yaz keyfini sürmeli yolunda büyümelis sokaklarında taş taş üstüne eklemeli tan yerini eklemeli ustaca ve hassas parmak uçlarımızca alıp da bir üşümüş ceylanın alnından köküne yerleştirmeli ensemizin ne de güzel bir gidişiniz var uzaklardan beklemek de bir yolculukmuş beklemek ve uzanmak ve biliş bildim karaların içinden fışkıran renkler gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder