6 Nisan 2009 Pazartesi


Sadık Kemal Uzuner'den
" Şişe Naci "

saat sıfıraltıda
sabah yeni başlamıştı çaltıda
uzanıvermiş gecenin son karasına
yanıbaşında boş bir şişe
yarım paket birinci
üç-beş leblebi
hepsi de en iyi birer arkadaş
ölümün tek sebebi
sahipsiz bir taş
dudağında külü dökülmüş sigara
çok az kalmıştı bahara
geride bırakıp gittiği
yüreğinde hiç okunmamış türküler
garipliğin tükenmez sevdası
miyadı dolmamış postallar
sustalı sürmene çakısı
fiyakalı fotoğraflar
yeni ütülenmiş pantolonu
hiç unutamıyordu onu
ve geride kalan
birkaç damla kan.
onun gibi
garipliği
hiç kimse sevemezdi gönülden
bir kadın fark etse yanında
önünü iliklemek için
boşuna uğraşırdı garip elleri

çok kıyıldı yaşamla nikahı
çok bozuldu
sonunda imam efendice soruldu
nasıl bilirsiniz meftayı
gitti şişe naci
ve de üçaylar içinde
üstelik günlerden cumaydı
gitti şişe naci
kimine göre mübarek
kimine değil
dikine duramadığı caddelerde
tabutu yalpa vura vura
gitti şişe
bütün cemaat şaştı bu işe
resimlerinde eğri duruyordu
tabutu bile yalpa vuruyordu
hey boş şişe
sen ne dersin bu işe ?

Sadık Kemal Uzuner / 1970
( Yayınlanmamış " Davet " adlı şiir kitabından )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder