25 Mart 2009 Çarşamba

Çekilmemiş Filmler-im-den / 4


Güzel bir yaz öğleden sonrası. Nevizade sokağı. Gölgelikler altındaki birkaç masada öğle rakısının tadını çıkaranlar. Özellikle bir masa var ki; kalabalık, yaşlar kemale ermiş, çoğunun saçlar pamuk, o da kalmamış ya…Sıkı rakıcılar, ama artık meyveye ve buzlu bademe geçilmiş, sıcağında etkisiyle muhabbete ara verilmiş. Yan masada genç adam, yakın arkadaşıyla son kadehleri yuvarlamakta. Yaşça küçük olanı, kaldığı yerden devamla: “

- abi, gerçekten hiç mi merak etmedin ya ?
- ettim tabii, ettim etmesine ama..
- peki, hiç mi aramadın bugüne kadar?
- Aramadım.
- O peki, o seni aradı mı?
- Bilmem, belki küçükken aramıştır, ama hatırlamıyorum.
- Özlem, özlem duymadın mı?
- İnsan tanımadığı, algılamadığı şeyleri özler mi bilmiyorum.
- Peki ya o, o da mı özlemedi hiç.
- Her şehrin olduğu gibi, her insanın da bir çıkmaz sokağı vardır.
- Anlamadım?
- “Kendinin birazını bırakıp, başka birinin birazını bulmayacaksan yola çıkma” demiş şair.
- Yani?
- Ne bileyim oğlum, ona sormak lazım, neyse hadi bir nefes alalım. Dostluğa..
- Dostluğa abi, dostluğa.
Garson dilimlenmiş karpuz tabağını yerleştirir tabağa.
- abi yaa..
- evet
- şu arkadaki rakılayan babalardan biri, özellikle de şu baş tarafta oturan pos bıyık, beyaz saçlı var ya.Ya senin babansa ?…
- saçmalama oğlum. Sıcak mı çarptı, yoksa rakı mı?
- Neden olmasın ki abi, hem görsen de tanımazsın ki?
- …
- Abi inan bana, neden olmasın. Dünya küçük derler, hem tipinden de, davranışlarından da sana benzettim valla. Bir arkanı dönüp baksan, hak vereceksin bana.
- Git işine kardeşim, o senin dediğin şeyler filmlerde olur. Yorma bizi şimdi, zaten…bak muhabbeti nerelere getirdin.
- Abi ne kaybedersin ki.. Bak şu işe ya, 30 yıldır görmediğin, bilmediğin ve tanımadığın baban şu an tam arkandaki adam olabilir ve senin umurunda bile değil. Hayret. Benim kafam hiç almadı doğrusu.
- Bak kardeşim, şurada güzel güzel otururken nerden çıktı bu senaryolar böyle. Olacak iş mi hiç?
- Abi içime doğdu sanki. Sen yapmazsan,tanışmazsan, ben yan masaya geçip adını ve soyadını söyleyerek tepkilerini alacağım. Yap şunu be abi, hadi. Sonra pişman olursun, hayat geçip gidiyor. Sonunda baban senin abi baban. Ne demek biliyor musun ?
- Hayır bilmiyorum. Gerçekten de bilmiyorum. İşte bütün mesele de bu ya?
- Hadi be abi, büyüklük sende kalsın.
- Peki kardeşim, kurtuluşum yok. Sen de rahatla, ben de. Ayrıca ne kaybederim ki, kaybedilen kaybedilmiş zaten.
Adam, son yudumu kalmış rakı kadehiyle kalkar. Komşu masaya yönelir, oturan yaşlılar masalarına yaklaşan genç adama merakla bakarlar.
Adam masanın başında başıyla selamlayarak, yükses sesle:
- Hepinize afiyet olsun efendim.
Der.
- Adım, Ömer Turaban
Masadakiler, devamını beklerler bu kendini tanıtmanın. Genç adam yutkunarak devam etmeye çabalar.

- Adım, Ömer Turaban ( ! )

Adamlar birbirlerine bakarlar.
Hiçbirinden tepki alamadığını görünce, sesini alçaltarak kadehini masaya kaldırır.

- Afiyet olsun demek istemiştim yalnızca efendim. Sağlınıza, hepinizin sağlığına….

Kamera yükselirken, sokağın masalarında hareketlilik başlar.

S.T. 1993

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder