13 Haziran 2011 Pazartesi

a / s e n k r o n



Görüntünün arkasına gizlendiği saatlerde, düşleri küçük film kareleri gibi oluşuyordu aslında. Ve o, gecesinin üstüne örtüsünü çekti acımasızca. Bir çalar saat sesi son duraktı. Hangisi önce gelmişti dünyaya ? Düşleri mi ovulmuştu ? Bir ayyaş misali o muydu bir tekmeyle kendini üç boyutlu görüntülerde bulan. Nesnesinin ihanetini hiç affetmedi. Onu da alıp gittiği düşler ülkesinde, her rastladığına çalar saatinin ihanetini anlattı durdu ..................)
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder