27 Ağustos 2010 Cuma

Ustam, çırak olacak yaşa geldin dedi günlerden bugün; yaşım, çok...

" Denizi hiç ısınmayan çocukluğumdan " doğum günü pastası


...ne zaman burkulsam, ağrısam, incinsem, özlesem, yansam, yenik düşsem, kimsesiz kalsam; her biri, çoktan açılmış bir yoldan kolayca ilerleyerek, daima ve hep aynı yere varıyor. İlk ve yegane acıya, hasrete, yoksunluğa, aşka, işte tam buraya, kaynağa, yara yerine, aşı izine, göbek deliğine, bene… birden, hemen, çabucak, kolayca harlanıyor, hızlanıyor, deviriyor beni, kavrıyor, kavuruyor. Sırrım bu, sihrim bu. Sadece ilk ve bir tek olan. Bu kadar. Başka yok. Bir ikincisi, yedeği, jeneratörü, kaçamağı, tekrarı, geri dönüşü, unutuşu yok. Yemin ederim. Sadece buna inanır ve ibadet ederim. Sakladığım bu.
Bildiğim; uğruna yaşayıp özleminden öleceğim ey s e v g i l i - m hayat !.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder