19 Mayıs 2010 Çarşamba

K.K.



Bir zamanlar olağanüstü yönetmenler vardı, ama şimdi ya öldüler ya da işi bıraktılar. Büyük film kişilikleri dönemi geçmişte kaldı. O müthiş filmleri seyrederken hissettiğim kıskançlık değildi. Çünkü teoride de olsa, ancak ulaşabileceğiniz şeyleri kıskanabilirsiniz. Gıpta edebilirsiniz ama sizi aşan bir şeye gıpta bile edemezsiniz. Duygularımda bir acayiplik yoktu. Aksine oldukça olumluydular, böyle bir şeyin mümkün olması ve bunun beni her zaman aşacağı düşüncesinin yarattığı belli bir şaşkınlık ve hayranlıktı söz konusu olan.Andrey Tarkovski de son yılların en iyi yönetmenlerinden biriydi. Çoğu gibi artık o da yaşamıyor. Yönetmenlerin bir çoğu mesleklerinin bir aşamasında bir şeyleri kendilerine has hayal güçlerini, zekalarını ya da hikaye anlatma yöntemlerini bir daha geri dönmeyecek şekilde yitirdiler. Tarkovski bunları yitirmemişlerden biriydi. Ama ne yazık ki öldü. Belki de daha fazla yaşayamadığı için öldü. İnsanlar zaten genelde bu yüzden ölür. Kanserden, kalp krizinden ya da trafik kazasından öldükleri söylenebilir ama gerçek insanlar, yaşamaya devam edemedikleri için ölürler.

Kieslowski Kieslowski’yi anlatıyor”

Afa Sinema Yayınları / 1993

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder