28 Mayıs 2009 Perşembe

Çekilmiş Filmlerimden Notlar / 1


işte buydu radyoda çalan:
" Kimseye, hiçbir yere ve hiçbir şeye ait değilim, hatta kendime bile…” yazdı gökyüzünde inanılmaz bir ışık parçası. İlahi bir şimşek çakmasıydı sanki. Gök, karanlığında aydınlanmıştı.

Kar başlamıştı garip sakinliğinde, 'Kale’yi ve eteklerini beyazla örtüyordu. Sanki tanrıça ağlıyordu ama gözyaşları beyazdı. Radyonun markası var mıydı, evet vardı AGA. Kim açmıştı ki onu, daha önce de açıktı belki. Peki ama şimdi neden duyabilmiştik onu. Biz mi yaklaşmıştık ona, yoksa dinlememizi mi istemişt Puccini. “ Madame Butterffly” dı bu çalan kesinlikle, ne de güzel söyleniyordu adı.
- Madame Butterfly.
Kendi içinde bir armoni. Bizde de yok muydu öyle isimler, vardı tabii. İşte, sevdiklerimden biriydi Sait Faik Abasıyanık. Söylerken bile kendi içinde nasıl bir armonisi vardı.

– Kiminle müşerref oluyorum?
– Efendim, bendeniz Sait Faik Abasıyanık.

Sesini birazcık daha açmalı mıydı radyonun. Çok mu soğuktu?. Pencere camlarının çoğu kırıktı da ondan tabii. Uzaklardan Altındağ sırtları görünüyordu, nedense hep ‘hüznün coşkusu’ olmuştu Altındağ. Değiştirememişti değişilmez sanılan kaderini.

Kar, kar gibi yağmaya başlamıştı artık. Bir Ankara türküsü eşliğindeki Seğmenler gibi. Gök, karanlığında daha çok aydınlanmıştı. Madam, radyodaki sesini daha yükseltmişti. Anıların ve düşlerinin burgacına sıkışmış; yorgun, yaşlı ve huysuz adam tepeden tırnağa hazırlanmıştı.

Reji asistanı seslendi : - Biz hazırız hocam !


- Bay Sinbad,şimdi sahne sırası sizin.

Ankara / 1990 / Büyük Sinbad


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder