31 Temmuz 2011 Pazar

p o z o l o j i

fotograf: umayumay



Psikiyatri Kliniği / Gece / İç / 312563 no'lu oda

---------------------------------------------------------------
Orada hiç kimsenin olmaması ne de yeni ve dehşetli bir mutluluktu! Oraya doğru yürüyen biz bile orada değildik...Çünkü biz kendimiz hiç kimseydik. Biz bütünüyle hiçtik. Ölüm'ün öldürmesi gerektiği bir yaşamımız yoktu. Öylesine seyrelmiş ve cisimsizleşmiştik ki, varoluşun soluğu bizi boşluğumuza terketmişti ve zaman, bizi terkedip gitmişti.

Ne çağımız, ne amacımız vardı. Bütün şeylerin ve varlıkların sonluluğu, yokluk cennetinin eşiğinde kaldı. Onları hissettiğimizi hissetmek için kendilerini hareketsizleştirdiler; ağaç gövdelerinin pürüzlü ruhu, yaprakların yayvan ruhu, çiçeklerin gelinlik çağı ruhu, meyvaların eğik ruhu. İşte yaşamımızı böyle öldük, ayrı ayrı onu ölmeye kendimizi öyle kaptırmıştık ki, her birimizin ötekinin yanılsaması olduğu, her birimizin kendi içinde, kendi varlığının basit bir yankısı olduğu, tek bir kendilik olduğumuzu görmedik...
......
Uyanarak uykuya daldım ve çekilmez bir düşten yumuşak bir gerçekliğe kaçtım. Kaçış o kaçışşşşittt..


.

1 yorum:

  1. çok daha tuhaf tı..
    kendinle yüzleşmenın gerekliliğiyle kavrulan dünya gerçeklik kisvesinden henüz kurtulamamışken...kendi gerçeğini arama gayreti tüketir aklı...
    gerçekliği kaydırıp uzatıp esnetip salıvermeli boşluğa...
    hangi hali hoşuna giderse ....
    gerçekle işimiz ne...?

    o kanmak için bir mucize sana bana..
    geriside uydurmaca üretilip sunulmakta ötekine berikine..bize ne...
    gerçekliğimi duygularda buldum..kime ne...
    elimde olan sa hoş bir bilmece...
    bağışıklık yapmadığı sürece uçuşsun çarpa çarpa alem denilen tek bir noktaya
    ..titretiyorsa yüreği işte tam gerçeği hedefte...

    hoş bir yazı olmuş...hoş bir gerçeklik...naif .... pek çok daha naif müsadenizle...

    YanıtlaSil