2 Temmuz 2009 Perşembe

Başlıksız

Görüntünün arkasına gizlendiği saatlerde, düşleri küçük film kareleri gibi oluşuyordu aslında.
Ve o, gecesinin üstüne örtüsünü çekti acımasızca. Bir çalar saat sesi son duraktı.
Hangisi önce gelmişti dünyaya ? Düşleri mi ovulmuştu ?
Bir ayyaş misali o muydu bir tekmeyle kendini üç boyutlu görüntülerde bulan.
Nesnesinin ihanetini hiç affetmedi. Onu da alıp gittiği düşler ülkesinde, her rastladığına çalar saatinin ihanetini anlattı durdu ..................)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder