23 Temmuz 2009 Perşembe

Çekilmemiş Filmler-im-den Notlar / 14

Günlerce geldi gitti marangozun bir göz atölyesine. İçinde nasıl bir heyecan, nasıl bir heyecan, tarifsiz. Doğumhane kapısında içerden gelecek müjdeli haberi bekler gibi.Varsa yoksa dört tekerlekli sebze arabası. Marangoz üç tekerlekli olsun daha ucuz çıkar dese de diretti günlerce. İlle de dört tekerlekli olacak,sanki 4x4 çeker araba tutkunları gibi. Olsun, üç-beş kuruş fazla olsun ama dört tekerli olsun. Sonunda beklediği haber geldi marangoz İshak ustadan. “ Bitti ! Gel al ! “.
Bu haber dünyalara yetti. Gece uyku girmedi gözüne, ertesi gün beyaz gömleğini giydi, günlerdir kesmediği sakallarını kesti. Ver elini İshak usta’nın Cankurtaran’daki atölyesi. Kapının önünde bekler buldu arabasını. Çam ağacının kokusunu burnuna bir çekişi var Hasan’ın ki,tarifi imkansız. İshak usta’yla biraz hoşbeş, teşekkür ama gözü arabasında, bir an önce 'flörte başlayacak oğlan' huysuzluğu var içinde. Son kalan parasını da saydı ustanın eline, bir ay sonraya da borcunun son kalanının adını koydular birlikte. Helalleştiler ustayla. Bir de sigara tüttürdü Hasan, Kumkapı sahilinden kaldırımlardan doğru eve yollandı. Kutu gibi gecekondusunda da telaş başladı bile. Karısı ve oğlu dört gözle bekliyorlar babalarının gelmesini daha doğrusu arabanın gelmesini. Oğlan daha görmeden sebze arabasını, adını bile koymuştu günler önce; “Yeşil Kaplan” dedi, her nedense…
Hava yavaş yavaş kararmakta, Hasan binbir karmaşık duygular içinde, sahil kaldırımlarını arşınlıyor süratle. Gelen geçenlerin bile gözü takılıyor arabaya, Hasan mağrur ifadesiyle arabanın arkasında. Galata Köprüsü, Karaköy, Kabataş derken, ışıl ışıl parlayan olanca haşmetiyle işte Dolmabahçe Sarayı’nın önüdeki kaldırımlarda. Hasan, çam ağacından yapılma yepyeni sebze arabası ve arka fonda Dolmabahçe Sarayı nasıl bir fotoğraf karesi, anlatılmaz…Şehrin olanca yoğun akşam trafiği içinde ulaştı gecekondusuna. Ev halkı kahramanlar gibi karşıladılar. Zümrüt Yeşili boya kutusu ve fırça zaten hazırdı. Hasan hiç vakit kaybetmeden girişti boyaya. Karısı ve oğlu da gururla izlediler onu. Yeşil olmalıydı araba, erik’te yeşildi, salatalık’ta, daha pek çok sebze de yeşildi. Bilerek seçmişti o rengi. Oğlu da boşuna koymamıştı o adı. Sabaha kadar boya çoktan kurumuştu. Sabah gün doğarken özenle dizildi arabanın tezgahına meyve ve sebzeler. Hepsi yemyeşildi, çokta yakıştı arabanın zümrüt yeşiline. Bereket duaları edildi ardından Hasan’ın bu ilk ekmek kavgasında. İstikamet Eminönü. Diğer Hasan’ların tümünün kıskanç bakışları üzerinde bizim Hasan’ın. O pek aldırış etmiyor, fark etse de olan biteni. İlk siftahtan sonra hareketleniyor meydan ve çevresi. Tamam diyor Hasan, kırdık şeytanın kırılmaz denilen bacağını. “Yeşil Kaplan “ değiştirecek kaderlerini. Keyiflendi bunları düşünürken, bir sigara yaktı ama yakar yakmaz çevresinde ani bir hareketlenme oldu. Keskin düdük sesleri kaçışma birbirine karıştı. Düdük sesleri yakınına geldiğinde iş işten geçmişti.

“Yeşil Kaplan” bir Zabıta kamyonun üstünde diğer yeşil - olmayan - “kaplan”larla üst üste bilinmez bir yere yol alıyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder