16 Eylül 2011 Cuma

p i t t a

fotograf: umayumay

Psikiyatri Kliniği / Gece / İç / 1989 no' lu oda
------------------------------------------------------------
Yolculuktan yeni dönmüş bir yolcudan arda kalmış ne varsa oyum işte: Beden, boş bir kılıf. Davranışlarım, edinilmiş alışkanlıklarıma çok yakın olsa da var olan yabancılık tarafımdan bile hissedilemeyecek kadar gri. Bu da bir bilgi artığı, sadece bir tahmin. Sonuçta, bu beden benim olsa gerek, diyebiliyorum bir tek. Bu nefes, parmak uçlarım…

Yola çıkma fikrinden kaçtıkça önümde beliren, olasılık hesaplarını anlamsız kılacak imkanların ve tekliflerin ve fırtanalı bir havada retinanızın zorlukla algılayabildiği, reddi imkansız çalkantılı ıssızlığının ortasında dikilen, direnen son deniz fenerinin o tek çakımlık yön göstermesinden geride kalan geçici körlüğüme sepep, biraz da bu yüzden beni sarhoş eden, gittikçe küçülürken şekil de değiştiren ışık patlaması hâlâ belleğimde bir yanıp bir sönerken, kamaşan ufkumun gizleyemediği tek hedef halindeki kara parçası ufkta er ya da geç belirecekti, bu bilgiye de sahiptim. Karaya vardığımda o deniz fenerinin teatral yıkıntısıyla karşılaşacaktım belki de, ayışığı vuracaktı üzerime ve gölgemle tanışacaktım ilk kez.

Orada uzanmak ve hiç açmamak göz kapaklarımı; denizin tuzu, taşların arasından eserken ıslık çalan rüzgâr, adına gece dediğimiz yapış yapış bu vaktin kadim adı karanlık. Orada uzanmak ve beklemek; kabul görmenin göz yaşartan iyiliği; mutluluktan uzak, huzursuzluğa yakın. Orada uzanmak, bir şiire konu olmak; romanlarda hiç geçmemiş bir kapanış cümlesinin özlemiyle başlangıcı unutmak.

Orada uzanmak bir yoculuk. Orada uzanan eski bir yolcu. Sıfatım ne olacak, orada uzanmış kalırsam eğer, edimsiz, gözlerim hâlâ kapalı?

Ben! Eski bir yolcu. Ardımdaki yolun yok ettiği, yok olan ben!
............
Zamanın boş bulunduğu anlarda, ipucu bırakır mısın bana saklandığın yerden ?
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder