3 Ekim 2011 Pazartesi

t r o y k a


fotograf: umayumay


Psikiyatri Kliniği / Gece / İç / 1989 no'lu oda
-----------------------------------------------------------
Gece yarısı fosfor yeşili keten önlüklü hastabakıcım bir mektup uzattı, bu size geldi az önce (dedi).

“…Vazgeçilecek, terk edilecek bir şey yoktur. Edinmeyi durdurmanız yeter. Vermek için sizde olması lazım; sizde olması için almanız gerek. İyisi mi, almayın… Huzursuzluk sizi hiçbir yere götürmez. Sizin hiçbir şeye ihtiyacınız olmadığını görmenizi bir şey engelliyor. Bu, sanki bir zehir yutup da dinmek bilmeyen bir susuzluk çekmeye benziyor. Ölçüsüzce su içeceğinize, neden zehiri çıkarıp atmıyor ve bu yakıcı susuzluktan kurtulmuyorsunuz…”
.........

Daha ne olduğunu algılayamadan, ikinci mektubu uzattı.

“…Alabildiğine berrak ve açık bir şekilde görebiliyorum ki siz şimdi ve burada, mükemmelliğin tamamı olduğunuz gerçeğine ve sizi bu mirasınızdan, aslında olduğunuz halinizden hiçbir şeyin mahrum edemeyeceği gerçeğine asla yabancılaşmış olmadınız, değilsiniz ve olmayacaksınız. Siz, hiçbir suretle benden farklı değilsiniz, sadece bunu bilmiyorsunuz. Ne olduğunuzu bilmiyorsunuz ve bu yüzden kendinizi olmadığınız şey olarak imgeliyorsunuz. Bu yüzdendir arzular ve korkular ve başa çıkılmaz çaresizlik duygusu; ve bu yüzdendir kaçmak için anlamsız uğraşlar…”
........
Üşüdüm... zaten anladığım kadarıyla karlar kraliçesinin de dilek gerçekleştirme gibi bir hizmeti yok. Benim gibi tekamül etmemiş ruhlara da, böyle bok yemek düşüyor işte.

Ona pencereyi kapatmasını söyledim.

.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder