16 Ağustos 2011 Salı

o d y s s e i a

fotograf: umayumay

Psikiyatri Kliniği / Gece / İç / 78938 no'lu oda
-------------------------------------------------------------
Geçmişte bindiğim taksinin şoförü elinde yakılmamış bir sigara tutuyordu. " Tiryakiyim" dedi. " Öyleyse neden yakmıyorsunuz sigaranızı?" diye sordum. " Yakarsam biter" dedi.

Yaa..yakarsa biter. Yakmazsa; zevki hayalinde saklı ve büyümeye devam eder. Tiryakisi olduğu tat onu tüketirken, alabileceğinden kat be kat, derinleşip budaklanır. Peki ya tam o sırada, bitmesin diye tutuşturmaya kıyamadığı tek ve son sigara, bir rüzgar eser de parmaklarının arasından uçarsa? O zaman ne olur tiryakiye acaba?


.......
Bir ilişki ne zaman tükenir? Son sigaranın neresine geldiğimizi biliriz ama, sarmallar halinde ilerleyen şu hayatta, bir ilişkinin neresine geldiğimizi nasıl tayin ederiz? Gemiyi kurtarmakla canımızı kurtarmak arasındaki geri dönüşsüz sınırdan nasıl geçeriz? Sigarasını yakmaya kıyamayan tiryaki nasıl kaldırıma çömelip izmarit aramaya başlar? İstatistikler yüzde elli şans veriyormuş, bu durumda ömür miâd olarak geçerli bir süre midir? Ne feci bir oran, oran bile değil...trenin durmadığı, kimsenin inmediği ama gene de toplamı sayıya bölünce beliren farazi kasaba olmalı burası. Yoksa, bir tarafa düşmeden durulabilir mi yüzde elli ’de, pür dikkat hiç kımıldamasan bile?

Bunlar, cevaplarını bilmediğim sorular. Kötü bir kaptan, iyi bir tiryakiyim. Sigara içmiyorum ama; annem “bu siyah gömleği artık atalım” deyip duruyor. Üstünde yanık izleri var da...
.............

Bunu daha önce de dinlemiştim sizden (dedi) fosfor yeşili önlüklü hastabakıcım. Olsun..ne mahsuru var (dedim).
Erken teşhis hayat kurtarır.

.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder